Hoşgeldiniz... Damsız girilebilir, ilk ve sonraki içkiler de bedava

19 Ağustos 2014 Salı

Yıllar Sonra

Bu başlığa bakınca yıllardır Kadıköy'e gitmediğim sonucu çıkmasın. Cumhuriyetimizin başkentini bırak yıllarcayı bir kaç gün görmesem özlerim. 

Beim yıllar sonraki Kadıköy'üm yıllar önce oturduğum Rıhtımdaki Nemlizade Sokak. 

Geçenlerde Kadıköy Çarşıda eskicileri, sahafları gezerken o sokağı ve o evi görmek istedim. O sokağa girmeyeli 15 yoldan fazla olmuştur. Beni ne dürttü bilmiyorum ama çarşı içinde kahve içip dolaşmaktan yorgun düşümüş bedeni dinlendirirken o sokağa gitmek için büyük bir istek duydum. 

Çarşıdan Rıhtım Caddesine doğru yürüdüm. Yazıcıoğlu'nun olduğu elektronikçiler çarşısı aynen bıraktığım gibiydi, köşedeki piyangocular, çakmaklara gaz dolduran tezgahlar da öyle . 

O zamanlar bütün müzik kasetlerimi aldığım bir kaldırım tezgahı vardı . Her yeni çıkan albüm, büyük mağazalara gelmeden onda bulunurdu. İçimden herhalde artık CD satıyordur diye düşünerek o kaldırıma baktım ama yoktu. Onun yerine ayakta dikilip, nereden edindiklerini bilemediğim son moda telefonları satmaya çalışan hırsız kılıklı tipler vardı. İlk hayal kırıklığım o oldu . 

Ben oturduğum zamanlarda Rıhtım Caddesi boyunca sıra sıra şehirlerarası otobüs firmalarının yazıhaneleri vardı . Kimisinin önünde koca otobüsler kimisinin önünde de yorgun ve mutsuz ifadeli yolcuları otobüse götürecek servisler dururdu. Ben de askere o yazıhanelerden birisinden bindiğim otobüs ile gitmiştim. Hepsi kalkmıştı , onların yerini irili ufaklı cafeler almıştı. Aslında bu hali ile daha güzel ve sıcak olmasına rağmen hatıralardaki görüntünün değişmesi bir burukluk yaratmadı değil. 

Her hafta sonu gazete ve sigara aldığım bayii gazete satmayı bırakmış, sosisli, çirkin görünümlü sandwiçler satan bir fast food olmuştu ama yaşlanmış olsa da sahibi aynıydı . 

Değişmeyen az sayıdaki mekandan biri köşedeki birahaneydi ve günün her saati kırmızı yanakları ile orada birasını yudumlayan müdavim ayyaşlar . Bir de eczane . Karşıdaki minibüs durakları şimdi İETT otobüs durağı olmuş . 

Benim sokağın başına gelince garip bir heyecan bastı içimi . Gözüm önce sokağın başındaki tavuk-pilav arabasını aradı, onun çıkması için daha çok çok erken bir saat olmasına rağmen . O pilavcı komşumdu , benim oturduğum apartmanın üç bina üstünde zemin katta otururdu karısı ve çocukları ile . Zemin dediysem yerin altı . Karısı gündüzden pilavı tavukları yapar o da hava kararınca arabasına yükleyip sokağın başına inerdi. Şaka maka iyi de müşterisi vardı . Yaşıyor mu diye merak ettim , bir akşam mutlaka gidip bakacağım. İşin garibi orada otururken onca yıl yemediğim pilavından mutlaka yiyeceğim bu sefer . 

Sokak hemen hemen hiç değişmemişti. Sadece sıcacık ekmeklerine abone olduğum fırının yerini şık bir kitapçı almıştı . Keşke o zaman da olsaydı diye üzüldüm . Onun dışında bitişik binamızdaki Erzurumlular Derneği, bakkalımız, ortopedik malzemeler satan dükkanımız yerli yerinde duruyordu . 

Benim oturduğum ev de ... 

Uzun uzun baktım eve , bir sürü şey hatırlıyor insan şimdi başkalarının perdelerinin asılı olduğu o eve bakarken . Soba ile ısınmaya çalıştığın soğuk kış günleri, doğal gazın gelmesi ile kalorifere kavuşma ve bunun hissetirdiği zenginlik hissi, gelip giden arkadaşların , sevgiler , kavgalar, ölümler , doğumlar . 

Herhalde yeni sakinler emekli öğretmen falan olmalıydılar . Camda "özel ders verilir " gibi bir kağıt asılı idi . Biraz daha dursam kapıyı çalıp " kusura bakmayın ben burada yaşamıştım, uğramak istedim" diyecektim. Ama demedim . 

Garip bir şekilde iyi geldi bu bana . Biraz hüzünlü, biraz özlem dolu ama genel oarak iyi geldi . 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder