Hoşgeldiniz... Damsız girilebilir, ilk ve sonraki içkiler de bedava

24 Mart 2011 Perşembe

Gerçek Fenomen Tafo

Oldum olası kendimi hep şanslı hissetmişimdir. Zira ne kadar tuhaf,arıza, sıradışı insan varsa gelir beni bulur ve mutlaka yakın çevremde olur. Bu size bahşedilmiş bir nimettir, her an olağanüstü bir şeyle karşılaşma imkanı ve "yok lan bundan ötesi olmaz" dediğiniz noktanın daha ötesi olduğunu öğrenme fırsatıdır.

Bu tipler en azından benim için her yerdedir. Tribünde, işyerinde, komşu, akraba. Yetenekli bir adam olsam bunları harmanlar mükemmel bir kitap yazar hatta dizi haline getirip bayağı bir yer edinirdim alemlerde. Ama ben sadece bunları izleyip eğlenmekle yetiniyorum.

İşte bu tiplerden birisi bizim Tafo. Tafo bizim şirketin Office Boy'u. Geriden baktığında bana göre hemen her kızı kendisine hayran bırakabilecek yakışıklılıkta, sürekli gülümseyen yüzüyle yakışıklılığını tamamlayan, bulunduğu imkanlara göre trendy sayılabilecek bir giyim tarzına sahip müstesna şahsiyet. Ama hepsi de bu... O bahsettiğim, bunu beğenen kızlar muhtemelen üçüncü cümlesinde en yakın ülkeden siyasal sığınma hakkı ister. Çünkü Tafo bildiğin bir aptaldır. Hani bazı filmlerin, dizilerin abartılmış aptal karakterleri vardır ya bu onlardan da aptal.

Ama Tafo, bu aptallığı insanı rahatszı etmeyecek şekilde de sevimli bir heriftir. Şeytan Tüyü derler ya öyle bir çekimi vardır bizim Tafo'nun..

Tafo, eski filmlerden fırlamış bir sinema karakteri gibi. Hayatının bütün amacını kısa yoldan para kazanmak üstüne kurmuş durumda ve bu kısa yol da İddia ve At Yarışı. Cebindeki tüm parayı kuponlara yatırdığı yetmiyormuş gibi binbir yalanla etrafındaki herkesi çarpıp o paraları da İddia bayilerine yatıran bir modern zaman dolandırıcısı ama çok küçük ve zararsız olanı ve tabiiki kendini çok uyanık zannederken tüm aptallığını sergileyeni. Oynadığı kuponlar da genelde 3TL ye 500TL kazanmak gibi olağanüstü bahislere dayalı olduğu için de en ufak bir başarısı yoktur bizimkinin.

Şirkette en eğlenceli anlar Tafo'ya imtihan yapılan anlardır. Mesela Türkiye'nin bölgelerini say dersiniz, Tafo , "Marmara Bölgesi, Çanakkale Boğazı, İzmir ,Ankara" şeklinde devam eder. Ya da üç tane Padişah say dersiniz " Namık Kemal, Aziz Nesin,Mustafa Kemal Atatürk" cevabını alırsınız. Ama Romanya 2.Liginden 11 takım say deyin nefes almadan sayabilir.

Tafo'nun o kadar çok bombası var ki sayfalara sığmaz. Hemen aklıma gelen bir tanesi;

Patron'u bir gün boğazda misafirleri ile rakı içerken Tafo'yu çağırtıyot ve "Tafo git bize Saray'dan tatlı al gel " diyor. Tafo tamam deyip kayboluyor ve kayboluş o kayboluş. Bekle bekle Tafo yok. Neden sonra Patron'un telefonu çalıyor ve Tafo nefes nefese "Abi burda tatlı yokmuş" diyor. Patron " Ne diyosun lan sen nasıl tatlı olmaz Saray'da , sen ver bakim ordaki adamı " diyor. Adam şaşkın bir sesle telefonu alıyor, Patron " Kardeşim niye vermiyorsunuz tatlı manyakmısınız siz!" diye adamı paralıyor, karşıdaki adam biraz şaşkın, biraz korkmuş, biraz  tedirgin " İyi de beyefendi burası Beylerbeyi Sarayı, tatlıyı nerden bulalım " der. Bizim mal Tafo Saray deyince Beylerbeyi Sarayına gitmiş anlayacağınız.

Şirkete her yeni giren mutlaka Tafozade olur. Daha uyarmaya fırsat kalmadan ya bir doktor işi, ya son günü olan bir elektrik faturası hikayesi ile Tafo tarafından çarpılır. Şirket çalışanları arasında her hafta yapılan halı saha maçları Tafo Halı saha parasını İddiaya yatırıp Halı Sahanın parasını ödemediği için bir daha başlamamak üzere son bulmuştur.

Tafo hiçbir aybaşı maaş alamaz zira zaten 2-3 ay öndedir ama şirketin, Patron'dan sonraki ilk elemanı olması nedeniyle her zaman bir ayrıcalığı vardır.

Fakat öte yandan şirketin çok büyük paralarını büyük bir güvenle taşır ve halletmeyeceği iş yoktur. Ha nasıl yapıyorsa bankaların güvenlik görevlilerinin kredi kartlarını kullanıp şirkete kadar gelmelerine neden olmasını saymazsak.

Olağanüstü araba kullanır, akşam trafiğinde Tekstilkent-Mecidiyeköy-Seyrantepe üçgenindeki işleri toplam 40 dakikada halleder.  Ama yanında oturursanız ateist bile olsanız arabadan iner inmez hacca gitmek için yemin edersiniz.

Ben severim Tafo'yu. En azından etrafımda olması hoşuma gidiyor. Zaman zaman bilerek beni de çarpmasına izin veriyorum, zaman zaman gerek bırakmadan bir vesile ile kupon parasını veriyorum. Sanırım onda en sevdiğim şey kendini çok uyanık zanettiği anlardaki gözünde beliren parıltı. Dedikleri gibi paha biçilemez....