Hoşgeldiniz... Damsız girilebilir, ilk ve sonraki içkiler de bedava

9 Kasım 2015 Pazartesi

Geçmişle Yüzleşmek


Çok konuşabilen , kendini anlatabilen biri değilim, hiç de olmadım. Ne çocuk iken, ne ergenlik zamanımda ne de yetişkinken. Gençken aşık oldum, kimseye anlatamadım, İçki sofralarında bile sadece sustum ve içtim. Büyüdüm, bir sürü sorunla uğraştım yine sustum. Belki bir incir çekirdeğini doldurmayacak dertler için saatlerce konuşabilen insanları dinledim, onlara sırdaşlık yaptım ama ben hiç anlatmadım. 


İlişkilerim geldi geçti, evlilik geldi geçti o zaman da konuşmadım. Biz niye ayrılıyoruz ki bak şu da var diyemedim. Kendimle, hissettiklerimle, beklentilerimle, umutlarım, umutsuzluklarım ile ilgili hiç mi hiç konuşmadım. Konuşamadım. Soranlara da anlatmadım, Anlattıysam da vizyona yeni giren bir filmin tanıtımı gibi, yüzeysel ama içeriği hakkında hiç birşey söylemeyen cümleler kurdum. 

Bu sosyal birisi olmadığımdan veya konuşmayı sevmediğimden değil, hatta fazlaca seviyorum konuşmayı. ben sadece kendim hakkında konuşmayı sevmiyorum galiba veya o da değil de ne hissettiğim hakkında konuşmayı sevmiyorum. ..Sanırım en doğru tanımlama bu oldu. 

Hep yazdım ben, ne var ne yok her şeyi yazdım. İyi yazabilen biri değilim ama buna da takılmadan yazdım. defterler ,sayfalar dolusu yazdım. Ne zaman konuşmak istesem elime hemen bir kağıt kalem aldım ve sadece yazdım. Herşeyin üzerine yazdım. Sabah kahvaltısı için aldığım dereotlu poğaçanın sarılı olduğu kağıda bile yazdım. Çok özenerek aldığım defterlere, çok özendiğim dolmakalemlerimle de yazdım, yırtık pırtık sayfalara doğru dürüst yazmayan kahvehane tükenmezleri ile de. Ben kağıtlarla konuşmayı tercih ettim, defterlerle. 

Hiç birini de atmadım. Dönüp okumadım da.. Bir zamanı geleceğini düşündüm hep. Geriye dönüp her bir satırda o günü yaşayacağımı, o zamanki ruh halimi duygularımı tekrar yakalayabileceğimi hayal ettim. O zamandan bu zamana nelerin değiştiğini de görebilecektim bu şekilde. Hepsi bir köşede birikti.. 

Bugünlerde artık onları okumanın zamanının geldiğini düşünüyorum. Hatta okumaktan bir adım öteye gidip onları digital ortama ve muhtemelen de bu kişisel sayfama taşımayı düşünüyorum. Belki tesadüfler o zaman o yaşananların muhataplarının da okumasına vesile olur ve belki o zamanlar cevaplanmamış bazı sorular da cevaplarını bulur . Kim bilir? 

Tek sorun kendimde o cesareti bulup bulmadığımla ilgili tereddütlerim. Çok samimi olarak neler yazılı olduğu konusunda ana hatları dışında hiç birşey hatırlamıyorum. Belki de yazmanın büyüsü burada. Biryerlere aktarınca hafızandan da çıkıp gidiyor. Yüzleşeceklerim ne kadar canımı yakacak ne kadar pişmanlıklar yaşayacağım en ufak fikrim yok. Ama alt alta geldiği zaman bir sürü hatalar, doğrular, çıkışlar ve çok keskin inişlerle dolu bir hayat hikayesi çıkacağı kesin. ...